_“Merhamet mâsum olduğu için her kalbe misâfir olmaz.”_ diyor İbn-i Haldun. Yüce Allâh'ın kullarına bahşettiği en değerli nimetlerden biri de merhamet duygusudur. Kalp inceliği, şe…

“Merhamet mâsum olduğu için her kalbe misâfir olmaz.” diyor İbn-i Haldun. Yüce Allâh'ın kullarına bahşettiği en değerli nimetlerden biri de merhamet duygusudur. Kalp inceliği, şefkat duygusu, gönül yumuşaklığı ve insaflı davranabilmektir. Merhamet, Allâh'ın Rahmân isminin bir yansımasıdır. Buna en güzel örnekse Allah Rasûlü (sav)’in merhamet ve şefkatinin tüm insanlığı ve bütün canlıları kucaklaması, onlara karşı olan davranış biçimidir. O (sav), gerçekten Yüce Rabbimizin Rahmân isminin tecellî ettiği biricik örneğidir. Nitekim Âyet-i Kerîme de Efendimiz (sav)’in fazîletini şöyle buyurmaktadır: “Allâh'ın rahmeti sâyesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…”[1]
Yine bir başka Âyet-i Kerîme’de: “Andolsun size içinizden öyle izzetli bir peygamber gelmiştir ki, sıkıntıya düşmeniz O’na çok ağır gelir. O, size çok düşkündür. Mü’minlere karşı raûf (çok şefkatli) ve rahîmdir (son derece merhametlidir). ” buyurulmaktadır.[2]
Sahî günümüz dünyâsında onca hengâme ve koşturmacanın içinde hâlâ merhamet duygusunu yalın bir halde taşıyabiliyor mu kalpler? İnsan doğarken tertemiz bir fıtrat üzere dünyaya gelir, gözlerinde cenneti getirir dünyaya geldiği eve. İşte tam da orada başlar hayat. Misâfir olarak geldiği ve emânet olarak verildiği anne-baba ile olan yolculuğu. Her anne baba çocuğunun eğitiminden sorumludur. İnanç, kültür, âdab, görgü kuralları gibi her bireyin öğrenmesi gereken, sosyal hayâta daha kolay adapte olmasını sağlayan, yaşadığı toplum içinde hayat mücâdelesini kolaylaştıracak her türlü eğitim bunlara eklenebilir. Tüm bu eğitimler verilirken asıl dikkat edilmesi gerekense, çocuklarda oluşabilecek kalp katılığına ve merhametsizliğe sebebiyet verecek davranışlardan uzak durulması gerekliliğidir. Fakat günümüz yaşam koşulları, değişen âile yapısı, sosyal medya, okul, sınav ve buna benzer etkenlerin eklenmesiyle berâber çocuklar, gençler hattâ yetişkinler dahi biraz daha yalnız ve izole bir hayâtın içine hızla çekilmektedirler. Bireysel yaşamın çokça tercih edilmesi, insanların birbirleri ile olan bağlarını kopartmış; yardımlaşma, paylaşma, merhamet etme gibi kişiye değer katan duyguları öteler hâle gelmiştir. Oysa daha dün denecek kadar yakın zamanda hemen hemen her evde bulunan ebe, dede, nine ve daha birçok yerde farklı sıfatlar eklenerek seslenilen ve seslenirken bize merhamet, şefkat ve yalın bir sevgiyi hatırlatan yaşlılar, çocuklara verilen değerler eğitiminde önemli bir paya sâhipti. Çocukların onlarla birlikte geçirdiği zaman dilimi çocuklar için; saygı duyma, yardımseverlik, şefkat, merhamet ve sorumluluk duygusu kazandıran ve daha buna benzer birçok güzel hasletin kalplere kolayca ekilmesine vesîle olan bir tür uygulamalı eğitim niteliği taşımaktaydı. Maalesef ki kendi inancımızdan, kültürel değerlerimizden uzaklaşmaya ve biz olmayı unutmaya başladığımız günden itibâren, yüce Allâh'ın bizleri yaratırken sadırlarımıza koyduğu tertemiz, saf ve yalın duyguların oluşturduğu merhamet gülleri, ağır ağır solmaya mahkûm oldu.
Evliliğe Dair
**"Bizim iki yaşında bir kızımız ve üç buçuk yaşlarında bir oğlumuz var. Ben baba olarak çocuklarımın banyolarına yardım…
Evliliğe Dair
Korku, başa gelmesi muhtemel bir şeye karşı duyulan endîşe, umut da elde edilmek istenilen şeye karşı kalben ilgidir. İk…
Evliliğe Dair
Çok eskiden büyük mü büyük bir ormanda bir kaplumbağa yaşarmış. Bu kaplumbağa çok yavaş hareket ettiği için bu durum onu…