Sanat, insanın duygularına ve inancına biçim veren ince bir dildir. Kimi zaman kalemle, kimi zaman sesle, kimi zaman da renklerle konuşur. Renklerin sabırla, ölçüyle ve zarafetle b…

Sanat, insanın duygularına ve inancına biçim veren ince bir dildir. Kimi zaman kalemle, kimi zaman sesle, kimi zaman da renklerle konuşur. Renklerin sabırla, ölçüyle ve zarafetle bir araya geldiği en güzel ifadelerden biri ise çini sanatıdır. Bu yazımızda, İslam medeniyetinin kadim miraslarından biri olan çini sanatının estetik, kültürel ve mânevî boyutlarını birlikte keşfedeceğiz.
“Çini” kelimesi her ne kadar “Çin işi” anlamına gelse de zamanla Türk-İslam coğrafyasında bambaşka bir kimlik kazanmıştır. Topraktan doğan bu sanat, ateşle olgunlaşır, sabırla şekillenir. Anadolu’nun birçok şehrinde —özellikle İznik, Kütahya ve Çanakkale’de— gelişen çini, yalnızca bir süsleme aracı değil; bir medeniyetin ruhunu yansıtan aynadır.
Çini, özünde bir toprak sanatıdır. Usta işe “hamur”la başlar. Bu hamur; kil, kuvars ve cam tozunun karışımından oluşur. Yoğrulup şekillendirildikten sonra, ilk pişirme aşaması olan bisküvi fırınına verilir. Yüksek ısıda pişen bu hamur sertleşir ve “sırlanmaya” hazır hâle gelir. Ardından üzerine ince bir astar tabakası sürülür; bu astar hem boyanın yüzeye tutunmasını sağlar hem de renklerin parlaklığını artırır.
Tohum
Sendeki İslâm ve îman ödünç olmasın. Senin Allah’tan korkun, orucun, namazın ve seher vakitlerindeki uykusuzluğun ancak …
Tohum
Hepimiz alışveriş ediyoruz ve birbirimizi alışverişe dâvet ediyoruz. Yeniçağın yeni adıyla hepimiz TÜKETİCİYİZ. Her ne k…
Tohum
**Kalbin Fânîlerle Dolu İken Hakk’ı Göremezsin** Ey câhil! Kalbin fânî varlıklarla dolu iken Hakk’ı nasıl görecek? Sen e…